Belki bana hala ihtiyaç duymandan hoşlanıyorumdur ama benim sana ihtiyacım yoktur ve bunu yüzüne vurmak istiyorumdur. | Maybe I do like that you still need me and that I don't need you anymore... And that I get to rub it in your face. |
Bunu yüzüne vurmak istemem, çünkü fakirsin ve Al ile evlisin,.. ...ki bu tabi ki laf kalabalığı oldu. | Now, I don't want to rub this in because you're poor and married to Al which is, of course, redundant. |
Daha fazla Lindsay'in yüzüne vurmak istemiyorum, tamam mı? | I don't need to rub Lindsay's nose in it any more than I already have, okay? |
Eva, yüzüne vurmak zorunda değilsin. | Eva, you don't have to rub it in. |
Evet öyle ama yüzüne vurmak istemedim. | Yes, it is. But I don't wanna rub it in your face. |
İşe yaramıyorsa yazında bunu onun yüzüne vurursun. | If it doesn't, you can call him on it in your article. |
Boşanırsan, Arthur'dan... kızın bunu yüzüne vurur mu? | The divorce, Arthur - she doesn't throw any of that in your face? |
Bana bebeği gösterip, kız arkadaşı olduğunu söylediğinde gerçeği yüzüne vurdum. | I got to Bruce's place before Tina did. |